Öğretmenlerin çalışma şartlarının düzeltilmesi ve mesleğin itibarını güçlendirecek adımlar atılması gerektiğini belirten Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Ali Musa Bina, müfredat çalışmalarının ise akamete uğratılmadan beklentileri karşılayacak şekilde bir an evvel tamamlanması gerektiğinin altını çizdi
Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı ve Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi Ali Musa Bina, 2016-2017 eğitim-öğretim yılı ikinci kanaat dönemi sonu nedeniyle bir basın açıklaması yayımladı. 2016-2017 eğitim-öğretim yılının 17 milyon 300 bin öğrencinin emeklerinin karşılığını görecekleri karne heyecanıyla sona erdiğini ifade eden Bina, fedakârca çalışmalarından dolayı tüm eğitim çalışanlarına teşekkür etti. Bina, yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce “Eğitim Çalışanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” çalıştayında tespit edip raporlaştırdıkları sorunların dikkate alınmasını ve daha verimli bir eğitim dönemi için gereken adımların atılmasını istedi. Türkiye’nin yarınki sorumluluklarını üstlenecek nesiller yetiştirmenin çağın gereklerine cevap verebilecek nitelikte güncel, gücünü medeniyet değerlerinden alan bir müfredatla mümkün olduğunu dile getiren Bina, “Geç de olsa başlatılan müfredat çalışması akamete uğratılmamalı, beklentileri karşılayacak şekilde bir an evvel tamamlanmalıdır” diye konuştu.
ÖĞRETMENLERİN ÇALIŞMA ŞARTLARI DÜZELTİLMELİ
Eğitimin bire bir insan ilişkilerine dayanması bakımından hassas, o ölçüde yorucu ama ülkenin geleceğiyle, yarınlarının hazırlanmasıyla ilgili olduğu için de güzel ve değerli bir çaba olduğunun altını çizen Bina, “Erdemli topluma ulaşmada verilen her katkı, sağlanan her bir katılım bizim için kıymetlidir. Ancak bu amaca ulaşmanın sadece okul binası inşa etmekle, donanım sağlamakla mümkün olmayacağı da açıktır. Eğitim politikaları bir bütün olarak tasarlanmalı, yeniliklerin altyapısı iyi hazırlanmalı; değişimler, şartlar olgunlaştıktan sonra hayata geçirilmeli, her ne planlama yapılırsa yapılsın, uygulayıcısı olan öğretmenin niteliği hepsinin önünde ve üstünde olmalıdır. Öğretmenlerin çalışma şartları düzeltilmeli, mali ve sair özlük hakları geliştirilmeli, mesleğin itibarını güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Öğretmenliğin bir idealizm mesleği olduğu unutulmamalı, her şey bu idealizme göre yapılandırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
TALEPLER YERİNE GETİRİLMELİ
Türkiye’nin yarınki sorumluluklarını üstlenecek nesiller yetiştirmenin çağın gereklerine cevap verebilecek nitelikte güncel, gücünü medeniyet değerlerinden alan bir müfredatla mümkün olduğunu dile getiren Bina, “Geç de olsa başlatılan müfredat çalışması akamete uğratılmamalı, beklentileri karşılayacak şekilde bir an evvel tamamlanmalıdır. Yeni eğitim-öğretim yılı başlayıncaya kadar eğitim çalışanlarının huzuru, milletimizin geleceği ve ülkemizin nitelikli bir eğitim sistemine kavuşması için sorunlara çözüm bulunmalı, beklentiler karşılanmalı, talepler yerine getirilmeli, Ağustos ayında yapılacak toplu sözleşme görüşmeleri bunun için bir fırsat olarak görülmelidir” dedi.
FETÖ İLE MÜCADELE TİTİZLİKLE YÜRÜTÜLMELİDİR
Açıklamasının devamında FETÖ ile mücadeleye de vurgu yapan Bina, şunları söyledi: “Masumların korunması, hainlerin hak ettikleri cezayı alması için FETÖ ile mücadele titizlikle yürütülmelidir. OHAL ve bu kapsamda çıkarılan KHK’lar ve açığa alma işlemleri, toplumun büyük bölümü tarafından makul, hukuk çevreleri tarafından da anayasaya uygun ve hukukun gereği olarak kabul edilirken, açığa alma ve ihraç listelerinde masum olduğu konusunda geniş kanaat bulunan kişilerin yer alması kaynaklı tereddütler artmaya başlamıştır. Her şeyden önce manipülasyon, istismar ve yüksek oranda hataya yol açan ihraç ve açığa alma yöntemi acilen değiştirilmeli, bu işlemler için somut kriterler belirlenmelidir. Açığa alma ve ihraç kararı verilmeden önce, haklarında iddia, ihbar ve istihbarat bilgisi bulunan kişilerle ilgili titiz araştırma ve soruşturmalar gerçekleştirilmelidir. Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu derhal faaliyete başlamalı; kurul, görevden alma ve ihraçlarla ilgili itirazları detaylı bir şekilde değerlendirerek ivedilikle mağduriyetleri giderecek, masumların net bir şekilde tespitini sağlayacak karar üretme işlevini yerine getirmelidir.”
SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI
Eğitime ilişkin reformların kalıcı hale gelmesinin derslerin boş geçmemesine ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlı olduğunu söyleyen Bina, “Bu nedenle, hem yeni öğretmen kadroları ihdas edecek hem de sözleşmeli öğretmen alımındaki hatayı telafi ederek sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçirecek; ücretli öğretmenlere iş güvencesi ve kadro sağlayacak yasal bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Tek başına sözleşmeli öğretmenlik uygulaması çok ciddi bir problem iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca birkaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
MÜLAKATLA İSTİHDAM HATASINDAN DÖNÜLMELİDİR
Kamuya az sayıda personel alımında uygulanan mülakat ve üç katı kuralının, millî eğitim gibi tek bir atama döneminde binlerce adayın atamasının yapıldığı bir kurumda sağlıklı bir şekilde uygulanmasının mümkün olmadığını belirten Bina, “Daha ilk mülakat uygulamasında öngörülerimizin ne kadar isabetli, çekincelerimizin ne kadar haklı olduğu, uzun vadede birikecek yoğunluğun yönetilemezliğinin sirayet alanı çok net anlaşılmıştır. Bakanlık, yeni alımlarda bugünkü tecrübeyi de göz önüne alarak, bu durumu gözden geçirmeli; yeni personel alımı tercihinde, mülakat uygulaması yerine adil, hakkaniyet, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamı yeniden düşünmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı, maşeri vicdanı yaralayan, hakkaniyet kriterleri her hâlükârda tartışmaya açık olacak olan sözleşmeli öğretmenlik istihdamı uygulamasından da, bunun yolu olan mülakatla öğretmen alımından da bir an önce vazgeçmelidir” açıklamasında bulundu.
EĞİTİMCİYE ŞİDDETİN FATURASI AĞIR OLACAKTIR
Eğitimcilere karşı şiddetin bugün okullarda yaygın bir sorun haline geldiğini hatırlatan Bina, şu ifadeleri kullandı: “Maalesef öğretmenlerimiz saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim kurumlarında gereken güvenlik tedbirleri yeterince alınmamakta, sorumluluk öğretmenlere ve yöneticilere bırakılmaktadır. Bugün gelinen noktada, öğretmene saygı sorunu, en temel meselelerimizden biri haline gelmiştir. Sınıfların akıllı tahtayla, öğrencilerin tablet bilgisayarla buluşturulduğu ülkemizde, geleceğimiz olan çocuklara bilgi, beceri ve değer kazandıran öğretmenlere reva görülen muamele düşündürücü olduğu kadar vahimdir de. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalıdır. Bakanlık, yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin yanında olduğunu göstermeli; nerede duracağı belli olmayan bu şiddet olaylarının bir an önce son bulması için ne gerekiyorsa yapmalıdır.”
EK DERS ÜCRETLERİNDE İYİLEŞTİRME YAPILMALIDIR
Öğretmenlerin ek ders ücretlerinde uzun süredir herhangi bir iyileştirme yapılmadığına dikkat çeken Bina, “Bakanlık, üç yıl önce sendikalardan da görüş alarak ek ders esaslarında yapmayı planladığı değişikliği bir türlü hayata geçirememiştir. 2006 yılında köklü bir değişikliğe uğrayan ek ders esasları, 11 yıldır uygulanmakta ve değiştiği günden beri bazı adaletsizlikler devam etmektedir. Sendika olarak hazırlayıp bakanlığa sunduğumuz taslak dikkate alınmalı, gereken mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalıdır. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik kaldırılmalı, okul türlerine göre yöneticilere verilen ve izahı mümkün olmayan ek ders ücreti farklılıkları sorunu artık çözüme kavuşturulmalıdır. Ek ders birim ücreti iki katına çıkarılmalı, öğretmenlerin girebilecekleri ek ders saati üst limiti yeniden gözden geçirilerek, ihtiyaçlar doğrultusunda artırılmalıdır” dedi.
ÖĞRETMENLERE ALAN DEĞİŞİKLİĞİ HAKKI
Alan değişikliği konusunda verilen sözlerin tutulmamasının alan değişikliği yapmak isteyen ve alan değişikliği yapamadığı için mağdur olan çok sayıda öğretmenin kariyer planlaması yapmasına engel teşkil ettiğini söyleyen Bina, “Bakanlık bu konuda adım atmalı ve öğretmenlere yaz döneminde alan değişikliği hakkı tanımalıdır. Öğretmenlerin eğitim-öğretim yılı başında yeni alanlarında ve eğitim kurumlarında göreve başlamalarını sağlayacak şekilde boş normun en az yüzde 10’u alan değişikliği için kullanılmalıdır. Mazerete ve isteğe bağlı iller arası ve il içi yer değişikliği işlemlerinin eş zamanlı yapılmaması, yer değişikliği taleplerinin amacı karşılar noktada gerçekleştirilmesine engel olmaktadır. Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği kapsamında mazerete ve isteğe bağlı iller arası ve il içi yer değişikliği işlemlerinin eş zamanlı yapılması, söz konusu taleplerin amacına uygun olarak gerçekleştirilmesinin yanında sürecin hızlandırılmasını da sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
ADAY ÖĞRETMENLİK SÜRECİ
Öğretmenlerin mesleğe kabul için gerekli şartları taşıdıklarını gerek lisans mezuniyetleriyle gerek KPSS alan bilgisi sınavıyla ispatladıkları halde yazılı ve sözlü sınava tabi tutulma şeklinde tekrar tekrar eleme süreçlerinden geçirilmelerinin kamu görevi açısından eşit ve adil olmayan bir uygulama olmadığını savunan Bina, şöyle konuştu: “Aday öğretmenlerin asli öğretmenliğe geçişlerinde uygulanan yazılı ve sözlü sınav kaldırılmalı, bunun yerine mesleki gelişim odaklı hizmet içi eğitim süreci konulmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize, zamana yenik düşen değil, zaman içinde yenilenmelerini, yeni döneme daha aktif ve daha nitelikli başlamalarını sağlayacak verimli bir tatil dönemi diliyor, mezun olan öğrencilerimizin yeni başarılara imza atmalarını temenni ediyor; yeni eğitim-öğretim yılına sorunsuz başlamak için, dikkat çektiğimiz sorunların acilen çözülmesi gerektiğinin altını bir defa daha çiziyoruz.”
Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı ve Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi Ali Musa Bina, 2016-2017 eğitim-öğretim yılı ikinci kanaat dönemi sonu nedeniyle bir basın açıklaması yayımladı. 2016-2017 eğitim-öğretim yılının 17 milyon 300 bin öğrencinin emeklerinin karşılığını görecekleri karne heyecanıyla sona erdiğini ifade eden Bina, fedakârca çalışmalarından dolayı tüm eğitim çalışanlarına teşekkür etti. Bina, yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce “Eğitim Çalışanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” çalıştayında tespit edip raporlaştırdıkları sorunların dikkate alınmasını ve daha verimli bir eğitim dönemi için gereken adımların atılmasını istedi. Türkiye’nin yarınki sorumluluklarını üstlenecek nesiller yetiştirmenin çağın gereklerine cevap verebilecek nitelikte güncel, gücünü medeniyet değerlerinden alan bir müfredatla mümkün olduğunu dile getiren Bina, “Geç de olsa başlatılan müfredat çalışması akamete uğratılmamalı, beklentileri karşılayacak şekilde bir an evvel tamamlanmalıdır” diye konuştu.
ÖĞRETMENLERİN ÇALIŞMA ŞARTLARI DÜZELTİLMELİ
Eğitimin bire bir insan ilişkilerine dayanması bakımından hassas, o ölçüde yorucu ama ülkenin geleceğiyle, yarınlarının hazırlanmasıyla ilgili olduğu için de güzel ve değerli bir çaba olduğunun altını çizen Bina, “Erdemli topluma ulaşmada verilen her katkı, sağlanan her bir katılım bizim için kıymetlidir. Ancak bu amaca ulaşmanın sadece okul binası inşa etmekle, donanım sağlamakla mümkün olmayacağı da açıktır. Eğitim politikaları bir bütün olarak tasarlanmalı, yeniliklerin altyapısı iyi hazırlanmalı; değişimler, şartlar olgunlaştıktan sonra hayata geçirilmeli, her ne planlama yapılırsa yapılsın, uygulayıcısı olan öğretmenin niteliği hepsinin önünde ve üstünde olmalıdır. Öğretmenlerin çalışma şartları düzeltilmeli, mali ve sair özlük hakları geliştirilmeli, mesleğin itibarını güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Öğretmenliğin bir idealizm mesleği olduğu unutulmamalı, her şey bu idealizme göre yapılandırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
TALEPLER YERİNE GETİRİLMELİ
Türkiye’nin yarınki sorumluluklarını üstlenecek nesiller yetiştirmenin çağın gereklerine cevap verebilecek nitelikte güncel, gücünü medeniyet değerlerinden alan bir müfredatla mümkün olduğunu dile getiren Bina, “Geç de olsa başlatılan müfredat çalışması akamete uğratılmamalı, beklentileri karşılayacak şekilde bir an evvel tamamlanmalıdır. Yeni eğitim-öğretim yılı başlayıncaya kadar eğitim çalışanlarının huzuru, milletimizin geleceği ve ülkemizin nitelikli bir eğitim sistemine kavuşması için sorunlara çözüm bulunmalı, beklentiler karşılanmalı, talepler yerine getirilmeli, Ağustos ayında yapılacak toplu sözleşme görüşmeleri bunun için bir fırsat olarak görülmelidir” dedi.
FETÖ İLE MÜCADELE TİTİZLİKLE YÜRÜTÜLMELİDİR
Açıklamasının devamında FETÖ ile mücadeleye de vurgu yapan Bina, şunları söyledi: “Masumların korunması, hainlerin hak ettikleri cezayı alması için FETÖ ile mücadele titizlikle yürütülmelidir. OHAL ve bu kapsamda çıkarılan KHK’lar ve açığa alma işlemleri, toplumun büyük bölümü tarafından makul, hukuk çevreleri tarafından da anayasaya uygun ve hukukun gereği olarak kabul edilirken, açığa alma ve ihraç listelerinde masum olduğu konusunda geniş kanaat bulunan kişilerin yer alması kaynaklı tereddütler artmaya başlamıştır. Her şeyden önce manipülasyon, istismar ve yüksek oranda hataya yol açan ihraç ve açığa alma yöntemi acilen değiştirilmeli, bu işlemler için somut kriterler belirlenmelidir. Açığa alma ve ihraç kararı verilmeden önce, haklarında iddia, ihbar ve istihbarat bilgisi bulunan kişilerle ilgili titiz araştırma ve soruşturmalar gerçekleştirilmelidir. Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu derhal faaliyete başlamalı; kurul, görevden alma ve ihraçlarla ilgili itirazları detaylı bir şekilde değerlendirerek ivedilikle mağduriyetleri giderecek, masumların net bir şekilde tespitini sağlayacak karar üretme işlevini yerine getirmelidir.”
SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI
Eğitime ilişkin reformların kalıcı hale gelmesinin derslerin boş geçmemesine ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlı olduğunu söyleyen Bina, “Bu nedenle, hem yeni öğretmen kadroları ihdas edecek hem de sözleşmeli öğretmen alımındaki hatayı telafi ederek sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçirecek; ücretli öğretmenlere iş güvencesi ve kadro sağlayacak yasal bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Tek başına sözleşmeli öğretmenlik uygulaması çok ciddi bir problem iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca birkaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
MÜLAKATLA İSTİHDAM HATASINDAN DÖNÜLMELİDİR
Kamuya az sayıda personel alımında uygulanan mülakat ve üç katı kuralının, millî eğitim gibi tek bir atama döneminde binlerce adayın atamasının yapıldığı bir kurumda sağlıklı bir şekilde uygulanmasının mümkün olmadığını belirten Bina, “Daha ilk mülakat uygulamasında öngörülerimizin ne kadar isabetli, çekincelerimizin ne kadar haklı olduğu, uzun vadede birikecek yoğunluğun yönetilemezliğinin sirayet alanı çok net anlaşılmıştır. Bakanlık, yeni alımlarda bugünkü tecrübeyi de göz önüne alarak, bu durumu gözden geçirmeli; yeni personel alımı tercihinde, mülakat uygulaması yerine adil, hakkaniyet, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamı yeniden düşünmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı, maşeri vicdanı yaralayan, hakkaniyet kriterleri her hâlükârda tartışmaya açık olacak olan sözleşmeli öğretmenlik istihdamı uygulamasından da, bunun yolu olan mülakatla öğretmen alımından da bir an önce vazgeçmelidir” açıklamasında bulundu.
EĞİTİMCİYE ŞİDDETİN FATURASI AĞIR OLACAKTIR
Eğitimcilere karşı şiddetin bugün okullarda yaygın bir sorun haline geldiğini hatırlatan Bina, şu ifadeleri kullandı: “Maalesef öğretmenlerimiz saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim kurumlarında gereken güvenlik tedbirleri yeterince alınmamakta, sorumluluk öğretmenlere ve yöneticilere bırakılmaktadır. Bugün gelinen noktada, öğretmene saygı sorunu, en temel meselelerimizden biri haline gelmiştir. Sınıfların akıllı tahtayla, öğrencilerin tablet bilgisayarla buluşturulduğu ülkemizde, geleceğimiz olan çocuklara bilgi, beceri ve değer kazandıran öğretmenlere reva görülen muamele düşündürücü olduğu kadar vahimdir de. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalıdır. Bakanlık, yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin yanında olduğunu göstermeli; nerede duracağı belli olmayan bu şiddet olaylarının bir an önce son bulması için ne gerekiyorsa yapmalıdır.”
EK DERS ÜCRETLERİNDE İYİLEŞTİRME YAPILMALIDIR
Öğretmenlerin ek ders ücretlerinde uzun süredir herhangi bir iyileştirme yapılmadığına dikkat çeken Bina, “Bakanlık, üç yıl önce sendikalardan da görüş alarak ek ders esaslarında yapmayı planladığı değişikliği bir türlü hayata geçirememiştir. 2006 yılında köklü bir değişikliğe uğrayan ek ders esasları, 11 yıldır uygulanmakta ve değiştiği günden beri bazı adaletsizlikler devam etmektedir. Sendika olarak hazırlayıp bakanlığa sunduğumuz taslak dikkate alınmalı, gereken mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalıdır. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik kaldırılmalı, okul türlerine göre yöneticilere verilen ve izahı mümkün olmayan ek ders ücreti farklılıkları sorunu artık çözüme kavuşturulmalıdır. Ek ders birim ücreti iki katına çıkarılmalı, öğretmenlerin girebilecekleri ek ders saati üst limiti yeniden gözden geçirilerek, ihtiyaçlar doğrultusunda artırılmalıdır” dedi.
ÖĞRETMENLERE ALAN DEĞİŞİKLİĞİ HAKKI
Alan değişikliği konusunda verilen sözlerin tutulmamasının alan değişikliği yapmak isteyen ve alan değişikliği yapamadığı için mağdur olan çok sayıda öğretmenin kariyer planlaması yapmasına engel teşkil ettiğini söyleyen Bina, “Bakanlık bu konuda adım atmalı ve öğretmenlere yaz döneminde alan değişikliği hakkı tanımalıdır. Öğretmenlerin eğitim-öğretim yılı başında yeni alanlarında ve eğitim kurumlarında göreve başlamalarını sağlayacak şekilde boş normun en az yüzde 10’u alan değişikliği için kullanılmalıdır. Mazerete ve isteğe bağlı iller arası ve il içi yer değişikliği işlemlerinin eş zamanlı yapılmaması, yer değişikliği taleplerinin amacı karşılar noktada gerçekleştirilmesine engel olmaktadır. Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği kapsamında mazerete ve isteğe bağlı iller arası ve il içi yer değişikliği işlemlerinin eş zamanlı yapılması, söz konusu taleplerin amacına uygun olarak gerçekleştirilmesinin yanında sürecin hızlandırılmasını da sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
ADAY ÖĞRETMENLİK SÜRECİ
Öğretmenlerin mesleğe kabul için gerekli şartları taşıdıklarını gerek lisans mezuniyetleriyle gerek KPSS alan bilgisi sınavıyla ispatladıkları halde yazılı ve sözlü sınava tabi tutulma şeklinde tekrar tekrar eleme süreçlerinden geçirilmelerinin kamu görevi açısından eşit ve adil olmayan bir uygulama olmadığını savunan Bina, şöyle konuştu: “Aday öğretmenlerin asli öğretmenliğe geçişlerinde uygulanan yazılı ve sözlü sınav kaldırılmalı, bunun yerine mesleki gelişim odaklı hizmet içi eğitim süreci konulmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize, zamana yenik düşen değil, zaman içinde yenilenmelerini, yeni döneme daha aktif ve daha nitelikli başlamalarını sağlayacak verimli bir tatil dönemi diliyor, mezun olan öğrencilerimizin yeni başarılara imza atmalarını temenni ediyor; yeni eğitim-öğretim yılına sorunsuz başlamak için, dikkat çektiğimiz sorunların acilen çözülmesi gerektiğinin altını bir defa daha çiziyoruz.”