Yaşadığımız kentte havayı, suyu ve toprağı korumak hepimizin öncelikli görevidir. İnsanı doğadan koparan, iklimi değiştiren ve ekolojik krizi derinleştiren ve özellikle insanların yaşam alanlarına müdahale eden uygulamaların,hem bizler, hem de gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir kent ve dünya bırakabilmek adına kabul edilmesi mümkün değildir.
Günümüzde korunan alanların koruma statülerinin kaldırılması, meralar, ormanlar, tarım alanları, sulak alanlar, zeytinlikler, milli parklar doğa koruma ruhundan uzak kararlarla farklı amaçlar için kullanıma açılarak doğa ve çevre yok ediliyor.
Birleşmiş Milletler 2017 yılı Dünya Çevre Günü'nün temasını "Doğaya Dönüş" olarak belirledi. Temiz bir yaşam, temiz bir gelecek için yüzümüzü doğaya dönelim ve daha yaşanılabilir bir kent ve dünyayı bizden sonraki nesillere bırakalım. Ve unutmayalım ki doğa insan olmadan da yaşayabilir, ama doğa yok olduktan sonra insan yaşayamaz. Yüzünüz doğaya dönük olsun. Sevgi ve dostlukla…
Günümüzde korunan alanların koruma statülerinin kaldırılması, meralar, ormanlar, tarım alanları, sulak alanlar, zeytinlikler, milli parklar doğa koruma ruhundan uzak kararlarla farklı amaçlar için kullanıma açılarak doğa ve çevre yok ediliyor.
Birleşmiş Milletler 2017 yılı Dünya Çevre Günü'nün temasını "Doğaya Dönüş" olarak belirledi. Temiz bir yaşam, temiz bir gelecek için yüzümüzü doğaya dönelim ve daha yaşanılabilir bir kent ve dünyayı bizden sonraki nesillere bırakalım. Ve unutmayalım ki doğa insan olmadan da yaşayabilir, ama doğa yok olduktan sonra insan yaşayamaz. Yüzünüz doğaya dönük olsun. Sevgi ve dostlukla…