Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin Samsun İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, İsrail'in Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırılarını kınadı.
Batı'nın çifte standart tutumunu eleştiren Destici, "Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere güya demokrasinin beşiği diye nitelendirilen ülkelerin bu saldırılar karşısında susmak bir yana, 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' diyerek bütün bu katliamları, soykırımı onaylamaları da trajikomik bir durumdur" diye konuştu.
İstanbul, İzmir ve Ankara'da başta olmak üzere baro seçimleri yapıldığına işaret eden Destici, bu seçimlerde terör propagandası yapıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
İstiklal Marşı okutulmuyor. Terör örgütü üyeleri, sempatizanları pankartlar açıyor, marşlar söylüyor. Bunlara rıza gösteriliyor. Barolarda bütün sol gruplar işbirliği yapıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın ya da sözcülerinin bu konuyla ilgili net, güçlü bir açıklamasını duyduk mu? Duymadık. Peki İstanbul Barosu Başkanı seçilen İbrahim Kaboğlu Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değişebileceğini söyledi. Bizi tenkit eden, ismimizi vererek bizi tenkit eden Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ne yaptı? İbrahim Kaboğlu'nu tebrik etti Baro Başkanı seçildiği için.
"Yenidoğan çetesi"yle de ilgili açıklamalarda bulunan Destici, "Bütün bu süreç içerisinde o hastane sahiplerinin bundan bilgisi var da buna göz yumdularsa, hastane yöneticilerinin bundan bilgisi varsa buna göz yumdularsa, il müdürlükleri, bakanlık temsilcileri yani kimin bilgisi olduysa da bugüne kadar buna göz yumduysa elbette ki o da bu günaha ortaktır" ifadelerini kullandı.
"Yani öldü, bu iş bitti düşüncesine kapılmamak gerekiyor"
Destici, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüne ilişkin ise şunları kaydetti:
Artık onun için azap vakti. Devletimize, dinimize, ülkemize, milletimize yaptığı kötülüklerin bedelini ödeme vakti. Tabii onun ölümü FETÖ'yle mücadeleyi rehavete düşürmemelidir, aksatmamalıdır. Yani öldü, bu iş bitti düşüncesine kapılmamak gerekiyor. Mücadelenin daha kapsamlı bir şekilde sürdürülmesi gerekiyor. Çünkü burada on binlerce insanımız, bu milletin evladı üstelik dindar ailelerin zeki çocukları ortaokul yıllarından itibaren kandırılarak devşirildi ve bu ihanet çetesinin birer mensubu haline getirildi. Dolayısıyla da Türkiye'nin bu anlamda kaybı büyük oldu. Fetullah Gülen öldü, terörist başı öldü diye bir rehavete düşülmemesi gerekiyor. Özellikle bu mücadeleyi yürüten istihbarat örgütümüz, emniyet teşkilatımız, hukuk teşkilatımız yani bütün kurumlarımız ve insanlarımızda da böyle bir rahatlama olmaması lazım. Çünkü neticede bu tür yapıları yöneten elbette başlarında her zaman birisi vardır.
Emekli maaşlarının düzenlenmesi konusuna da değinen Destici, "Ocakta yüzde 100 iyileştirme yapılması lazım. Açık söylüyorum. Formülde şu; Yüzde 25 muhtemelen 6 aylık enflasyon yapılacak. Bunu vermesi lazım. Seyyanen de 5 bin lira verdiği anda ne oluyor? En düşük emekli maaşı 20 bin liraya geliyor. 20 bin liranın altında olmaması lazım. İşin doğrusu bu. Bunu bütün emeklilere vermesin bu 5 bin lirayı. Aylık 50 bin lira alan, 100 bin lira alan emekliye niye vereceksin? Ayda 5 bin lirayı kime vereceksin? En düşük emekli. Yani tabii o civara vereceksin" diye konuştu.
Mustafa Destici, asgari ücretle ilgili ise şunları söyledi:
Bir kere asgari ücrete yapılacak zam enflasyon farkının altında olamaz. Yani eğer Türkiye'de yıllık enflasyon yüzde 45 çıkmışsa o zaman bir kere asgari ücrete sen, 45 bir kere vereceksin. 45 verdiğin zaman ne oluyor? 25 bin civarında. İşte asgari ücretin de 25 bin civarında olması lazım. Bunlar olmadan toplumsal barış sağlanamaz. Gelir adaletli dağıtılmış olmaz. Devletin en ana görevlerinden bir tanesi de sosyal barışı sağlamaktır. Geliri adaletli dağıtmaktır.