Gerçek Haberci'den Sıla Arabacıoğu'nun haberine göre; Daha önce de kirlilik ile gündeme gelen Bakırçay Nehri'nde yüzlerce balık ölümü gerçekleşmişti. Tarım ve Orman Bakanlığı ise nehre 5 bin sazan balığı yavrusunun bırakılacağını açıklamıştı. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Serhat Tanyeri, değerlendirmelerde bulundu. Tanyeri, Balıklandırma çalışması yapılsa bile nehirdeki su kalitesinin balıkların yaşamını sürdürebilmesi için elverişli olması önem taşıdığını vurguladı.“Nehir üzerindeki kirlilik baskısı artarak devam ediyor”
Kuzey Ege Havzası’nın en önemli alt havzalarından birini Bakırçay Nehri oluşturduğuna dikkat çeken Tanyeri, “En önemli kolu olan Yağcılar Çayı ile Kınık civarında birleşen Bakırçay, Bergama yakınlarından geçerek Çandarlı İlçesi yakınlarından Ege Denizi’ne dökülür. Toplam uzunluğu 120 km olan nehir geçtiği hat boyunca evsel ve endüstriyel farklı kaynaklardan gelen kirliliğin baskısı altındadır. Havzada önemli ölçüde çevresel baskı oluşturan faktörler endüstriyel atıklar, zeytinyağı üretim tesisleri, madencilik tesisleri, süt ürünleri işleme tesisleri, tarım ve hayvancılık faaliyetleri, jeotermaller, evsel ve endüstriyel atık su ve arıtılmış su deşarjlarıdır. Nehir Havza Yönetim Planları ve Su Kalitesi İzleme Raporlarındaki verilere göre nehrin su kalitesi 4’üncü sınıf olarak sınıflandırılmaktadır. Zaten çevresel açıdan kötü durumda olan nehir üzerindeki kirlilik baskısı artarak devam etmektedir” dedi.“Yapılan analizler paylaşılmalı”
Tanyeri, son günlerde tekrar yaşanan balık ölümleri nehrin canlı yaşamını engelleyecek ölçüde kirlendiğinin bir göstergesi olduğunu dile getirerek, “Kirlilik ani bir atık ya da kimyasal deşarjı sonucunda daha da artarak yarattığı toksik etki nedeni ile balık ölümlerine neden olabileceği gibi, zamana yayılan deşarjlar ile artan kirlilik ile oksijen seviyesindeki düşüş, yaz dönemi su seviyesindeki azalma vb. faktörler de toksik etki yaratmış olabilir. Son yaşanan olayın nedenin tespit edilmesi için ilgili Kurum ve Kuruluşlar tarafından nehirden ve balıklardan numunelerin alınarak gerekli analizlerin yapılması ve paylaşılması gerekmektedir” diye konuştu.“Gerekli önlemler acilen alınmalı”
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından nehirdeki balık nüfusunu arttırmak üzere 5 bin adet balık yavrusunun nehre bırakılacağı yönünde haberler paylaşıldığını hatırlatan Tanyeri, “Bakanlık tarafından Türkiye genelinde çeşitli su kaynaklarında balık nüfusunun arttırılmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor. Ancak nehirdeki su kalitesinin balıkların yaşamını sürdürebilmesi için elverişli olması önem taşımaktadır. Balık ölümlerinin tekrar yaşanmaması için gerekli denetimler yapılmalı, alıcı ortama bağlı işletmelerin arıtılmış su deşarjları titizlikle kontrol edilmeli, atık ve atıksu deşarjları engellenmelidir. Termik santral, madencilik, enerji, sanayi ve tarım faaliyetlerinden kaynaklanan kirleticilerin yüzeysel akışla ve yeraltı sularına karışarak nehre ulaşmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kuzey Ege Havzası’nın en önemli alt havzalarından birini Bakırçay Nehri oluşturduğuna dikkat çeken Tanyeri, “En önemli kolu olan Yağcılar Çayı ile Kınık civarında birleşen Bakırçay, Bergama yakınlarından geçerek Çandarlı İlçesi yakınlarından Ege Denizi’ne dökülür. Toplam uzunluğu 120 km olan nehir geçtiği hat boyunca evsel ve endüstriyel farklı kaynaklardan gelen kirliliğin baskısı altındadır. Havzada önemli ölçüde çevresel baskı oluşturan faktörler endüstriyel atıklar, zeytinyağı üretim tesisleri, madencilik tesisleri, süt ürünleri işleme tesisleri, tarım ve hayvancılık faaliyetleri, jeotermaller, evsel ve endüstriyel atık su ve arıtılmış su deşarjlarıdır. Nehir Havza Yönetim Planları ve Su Kalitesi İzleme Raporlarındaki verilere göre nehrin su kalitesi 4’üncü sınıf olarak sınıflandırılmaktadır. Zaten çevresel açıdan kötü durumda olan nehir üzerindeki kirlilik baskısı artarak devam etmektedir” dedi.“Yapılan analizler paylaşılmalı”
Tanyeri, son günlerde tekrar yaşanan balık ölümleri nehrin canlı yaşamını engelleyecek ölçüde kirlendiğinin bir göstergesi olduğunu dile getirerek, “Kirlilik ani bir atık ya da kimyasal deşarjı sonucunda daha da artarak yarattığı toksik etki nedeni ile balık ölümlerine neden olabileceği gibi, zamana yayılan deşarjlar ile artan kirlilik ile oksijen seviyesindeki düşüş, yaz dönemi su seviyesindeki azalma vb. faktörler de toksik etki yaratmış olabilir. Son yaşanan olayın nedenin tespit edilmesi için ilgili Kurum ve Kuruluşlar tarafından nehirden ve balıklardan numunelerin alınarak gerekli analizlerin yapılması ve paylaşılması gerekmektedir” diye konuştu.“Gerekli önlemler acilen alınmalı”
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından nehirdeki balık nüfusunu arttırmak üzere 5 bin adet balık yavrusunun nehre bırakılacağı yönünde haberler paylaşıldığını hatırlatan Tanyeri, “Bakanlık tarafından Türkiye genelinde çeşitli su kaynaklarında balık nüfusunun arttırılmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor. Ancak nehirdeki su kalitesinin balıkların yaşamını sürdürebilmesi için elverişli olması önem taşımaktadır. Balık ölümlerinin tekrar yaşanmaması için gerekli denetimler yapılmalı, alıcı ortama bağlı işletmelerin arıtılmış su deşarjları titizlikle kontrol edilmeli, atık ve atıksu deşarjları engellenmelidir. Termik santral, madencilik, enerji, sanayi ve tarım faaliyetlerinden kaynaklanan kirleticilerin yüzeysel akışla ve yeraltı sularına karışarak nehre ulaşmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır” ifadelerini kullandı.