GÜLPERİ TİBİN/ EGE’YE BAKIŞ – İYİ Parti lideri Meral Akşener, İzmir’i ziyaret etti. İlk olarak Zübeyde Hanım Anıt Mezarı’nı ziyaret eden Akşener, partisinin İzmir İl Başkanlığı’nda il yönetimiyle bir araya geldi. Akşener, il yönetimiyle buluşmasının ardından İYİ Parti İzmir ilçe başkanlarıyla bir görüşme gerçekleştirdi ve sonrasında il teşkilatıyla buluştu.
Akşener, basına açık olarak düzenlenen teşkilat buluşmasında geçtiğimiz genel seçim ve önümüzdeki yerel seçimlere yönelik açıklamalarda bulunurken, İYİ Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayının partisinin Milletvekili Ümit Özlale olduğunu da ilan etti.
“İZMİR’DEYİM ÇÜNKÜ...”
İkinci kez İzmir’de olduğunu ve neden ziyaretlerinin ikinci durağının İzmir olduğunu açıklayan Akşener şöyle konuştu:
“Bugün ikinci kez buradayım, Ümit için ama neden İzmir? İzmir, Atatürk’ün şehri, Zübeyde Ana’nın şehri, İzmir Hasan Tahsin’in şehri, İzmir, Evlad-ı Fatihan’ın şehri. Sığınmacılarla bizleri, ben de bir Evlad-ı Fatihan ve Evlad-ı Fatihan kızıyım, Atatürk’ün hemşerisiyim ve bununla gurur duyuyorum. Bu ülkedeki vatanını savunmak yerine kaçan Suriyelilerle bir tutulan, bazılarının çıkıp Balkan kökenli kardeşlerin dediği öz ve öz Türküm, Suriye ve Afganlılarla bir tutulmasına itiraz etmek için buradayım. Zübeyde Hanım’ı ziyaret etmek için geldim, burada tekrarlamayacağım ama hakaretler edildiği ve pek çok insanın buna göz yumduğu, Türkiye’deki pek çok insanın bir feslinin peşinden giderek Atatürk’e hakaret ettiği, Atatürk’ün varlığından rahatsız olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerlerine savaş açmış bir anlayışa ‘Hayır’ demek, onu protesto etmek ve gelecek ilk seçimde de gerçekten göndermek için İzmir’den başladım.”
“HAKKINIZI HELAL EDİN”
Partisinin kuruluş aşamasında neler yaşandığından bahseden Akşener, şu ifadeleri kaydetti:
“Kuruluş aşamasında bir telefon geldi, Nuri Oktay’a, denildi ki İçişleri Bakanlığı 24 Ekim’de verecekmiş kuruluş kararını, tam 3 ay sonra. Hukuk dışı bir tutumla partimiz kurulamayacak, bunu nasıl geri döndürdüğümüzü anlatmayacağım ancak ben bizzat müracaat ettim. Eski İçişleri Bakanı olarak o binaya girdiğinizde size eski bakan olarak davranılır. Aşağıda, küçücük bir odada, memure bir kardeşimin yanında evrakı bekledim. Buna başkasının tahammül etmesi mümkün değildir, benim gitmeyeceğim ve arkadaşlarımın kıpırdamayacağı anlaşıldı ve partimizi kurduk. Teşkilatlarımız kuruldu, bitirdik, hazırdık ve 24 Haziran’a seçim kararı alındı. Arada çektiklerimizi hatırlamamaya çalışıyoruz, bir bina açılışımız var, ip germişler, aynı şey Çankırı ve Çorum’da yaşandı. Şeritten içeri giren herkesin fotoğrafını çeken bir polis memuru ve oradan girip, bina açılışı yaptık. Sonra birer birer şunlar gelmeye başladı, dediler ki, ‘İlçe başkanımızı aradılar, oğlunu işten çıkartırız, kızını süreriz, istifa et’. Anadolu’nun her bir kentinde buna dayanan arkadaşlarım var, hakkınızı helal edin.”
“SİZ OLMASAYDINIZ HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEZDİ”
Akşener, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bizden sonra pek çok siyasi parti kuruldu. Herkesin korkusunu kaldıran sizsiniz, siz olmasaydınız hiçbir şey değişmezdi. Bu öyküyü unutmayacaksınız, bu, bizim çocuklarımıza bırakacağımız bir mirastır. Biz bu ülke için kendimizden vazgeçenleriz ama hayal ettiğimizi, umut ettiğimizi, hedeflediğimizi yerine getirebildik mi? Türkiye 2017’de benim ucube, arkadaşlarımızın ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ sistemi dediğimiz referandumunu kaybettik. 2017’de ki referandumda kaybettik, kazanılacak referandum kaybedildi. O gün orada olan hukukçu arkadaşlarımız ellerinden geleni yaptılar. Sonraki aşamada parti kuruldu, teşkilatlar yapıldı. 2018’de derhal bir karar alındı, 24 Haziran bir soru işaretiydi. Ben dahil tüm arkadaşlarla fısıltı halinde bir bilgi geldi ve Cumartesi YSK toplanacak hayır diyecek. 15 Milletvekili meselesi oldu hem o vekillere hem de Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum, demokrasiye hizmet ettiler. Son zamanlarda şunu duyuyoruz, ’15 Milletvekili olmasa İYİP olmazdı’. Doğrudur biz olmazdık, ya siz nerede olurdunuz? İstanbul olur muydu? Ankara olur muydu? Adana olur muydu? Mersin olur muydu? Bu ittifaka, ucube sistemin bizi mecbur bıraktığı ittifak sistemi nedeniyle pek çok şey yaşadık ama o güzel harekette herkes kazandı. Mecburen birlikte seçime gittik ve sonuç itibariyle bizim 17-18’ler vardı havada uçuşan, yayınlanan anketlerden gördük. Biz 2018’de 9.97 oy aldık, oylar birbirine geçiyor, biz 4 milletvekili kazandık CHP’nin oylarıyla, 21 Milletvekilini CHP kazandı bizim oylarıyla. İç Anadolu’da 21 milletvekili kazandılar. Şunu anlatmaya çalışıyorum, herkes kazandı. İzmir’de hatırlıyorsunuz değil mi Yeni Şafak gibi bir gazete manşet atmıştı, İzmir’in nüfusu kadar miting yapılmıştı. Böyle bir sistemin içinde 2’nci tura kalınabilir miydi? Yan yana gelip ortak bir bakış açısı geliştirilebilseydi Sayın İnce 2’nci tura kalabilirdi. 3 adayın aldığı oy Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir oy aldık. İzmirliler 1’inci turda geçeceğimize kanaat getirdi, aynı şey 2023’te de oldu. Muhalif seçmen seküler, şehirli seçmen tipidir. O seçmenin, ‘Kesinlikle kazandık’ dediğinde alınamadı. Hep beraber yerdeyiz. Biraz kendimize gelir gibi olduktan sonra yerel seçim geliyor. Biz CHP’ye yerel seçim için teklifte bulunduk, o yerel seçimden sonra İstanbul, Ankara, Antalya gibi şehirler için, ciddi bir sonuç alındı. Biz de 19 ilçe kazandık. Şu anda 16 ilçemiz var.”
“TARTIŞMAMIZ GEREKEN BU UCUBE SİSTEMDİR”
Akşener, konuşmasının devamında çözüm sürecinde yaşananlara, değindi. Söz konusu dönemde sınır kapısından davul zurnayla geçenlerin lahmacunla karşılandığını söyleyen Akşener, “Sizin vergilerinizle doydu ve bunu yapanlar bugün milliyetçiliğin Türk milletinin geçer akçesi, biz buna karşı çıkmışız ve PKK’nın yandaşıyız.” dedi.
“Bu propaganda yapılırken ilgili siyasetçilerin, ittifak yaptığımız partide dahil olmak üzeri bu hakaretlerin hiçbirine yol açmayacak bu propagandanın tutmasına yol açmayacak bir tutum içerisine girmediler.” diye konuşan Akşener, şöyle devam etti:
“Karşımda Orkun Özeller oturuyor, Amerikalıların verdiği madalyayı reddeden adam, Türk askerinin kafasına çuval geçirildiğinde Kosova’da NATO askerlerinin dalga geçtiği bir ortamda, üniformasına laf getirmemek için dövüşen adam. Orkun Özeller bizim partilimiz ve benim de danışmanım, bugün Orkun Özeller’in Türk ordusunun herhangi bir tesisine girmesi yasaklandı. İYİ Parti üyesi, sığınmacılara karşı, Türk’ün ezilmesine karşı olduğu için oldu. Karşı tarafa bakalım, bir Milletvekili çıkıp, ‘Türk askeri helikopterden köylüleri aşağı atıp öldürdü’ diyor, aynı sayada iki bakış açısı, birisi savcı biri avukattı. Geliyoruz İzzet Aliya Begoviç, dediği söz şu, ‘Düşmanımıza benzediğimiz zaman kaybederiz’. Biz hariç herkes düşmanına benzedi. Biz çok şey yaşadık, sinemizde tuttuk ve yutkunduk. İstanbul’u alan Türkiye’yi alıyordu, bu iş birliği İstanbul’u aldı. Demek ki İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş, 2018’deki gibi matematik unutuldu. Yine Meral Akşener suçlu oldu. Geçen defa söyledim, 15 milletvekili almak için gittiğimde Abdullah Gül bana Cumhurbaşkanı adayı olarak sunuldu, ben de ‘Bunu arkadaşlarıma kabul ettiremem’ dedim. Kaybedildikten sonra ne oldu? Geçen defa tam anlatmadığım için biraz eksik anlaşılmış, birden bire ittifak yaptığımız partilerin yöneticilerinden seçimin kaybedilmesinin sebebi olduğumu anladım. 10 gün yok olmuşum (!). Bazılarına göre Sayın Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak kabul etseymişim seçim alınacakmış. Aramızda akademisyen ve tarihçi olanlar var. Bilim ortadan kalktığında her şey yok olur. Osmanlı 250 sene kişiler üstünden tartıştı ve bilimi unuttu. Tanzimat’ı çok ilginç, saray yapmıştır, Tanzimat züppeliğin üzerinden tartışılmıştır. Atatürk’ümüz bunu ortadan kaldırmak için bir tutum aldı, ölünceye kadar bunu başardı. Kişiler üzerinden gidildiği zaman yapamazsınız, Atatürk vefat ettikten sonra Türkiye tekrar kişiler üzerinden tartışmaya başladı. Atatürk’ü bir siyasi figür gibi, onla varız o olmazsa biz ölmüşüz diye anmıyoruz. Atatürk bunu değiştirdi. Bugün geldiğimiz nokta ne biliyor musunuz? Tayyip Erdoğan nefreti, tartışmamız gereken bu ucube sistemdir, değiştirmemiz gereken bu ucube sistemdir. Nasıl yapacağız şimdi? 3 seferdir onaylandı çünkü oraya odaklanamadık, bu seçimi kazanmaya odaklanamadık. Burada benim üstüme düşen bir başarısızlık varsa kabulümdür. Tayyip Erdoğan nefreti üzerinden yürüyen bir sistemde, zaten başarılması mümkün değildi. Bunun adına mücadele vermediğiniz takdir de kimi seçtirirseniz seçtirin 2’nci Tayyip Erdoğan olur. Bunu fark ettim, bu konuda gayret ettim, başaramadım. Burada sorumluluğu üstüme alırım ama mesele şu; Altılı masa aynı zamanda bir ittifak modelidir. Altılı masanın en büyük özelliği ortak karar almak. Bir parti hayır derse o kararı almamaktır. 6 Partinin yöneticileri 4 kurulda çalıştılar ve muhteşem sonuçlar ortaya çıktı. Hiçbir konu 6’sının da kabulünden geçmeden kabul edilmedi. Yöntemin tespit edilmesi gereken bir yere gidiyorsunuz, aday tespit ediliyor ve doğal olarak hayır diyorsunuz. Bir sonraki aşama şu, 14 Mayıs’a kadar, Bir oy Meral’e bir oy Kemal’e diyerek gezdik. Karşılıklı bir uzaklaşma oldu mu olmuyor.”
“MİLLETİMİZE HAYIR DEDİLER”
Genel seçim sürecinde cumhurbaşkanlığı adayı olarak Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu göstermesiyle ilgili konuşan Akşener, şunları söyledi:
“Diyeceksiniz ki, ‘Ya sen 2 Belediye Başkanı’nı Cumhurbaşkanlığı’na layık gördün’, hayır, ben değiliz milletimiz gördü. Hakkari’de Mansur Bey dendi, öbür dükkânda da Ekrem İmamoğlu dendi. İsterdim beni desinler ama onları dediler. Ben de Osmanlı’nın son dönemine dönmeyelim diye, siyaset kişiler üzerinden tartışılmasın diye Milletin sesini ilettim. 2 arkadaşımız da Milletimize hayır dediler. Milletin sesi oldum sopa yedim. Biz kaç kilo ediyoruz, milletimizin ne kadarına ulaşmış, derdimizi anlatmışız. Anlatacağız, anlatacağız ve o sonuca razı geleceğiz. O sonuç size üzer ve hayallerinizi kırarsa sorumluluk bana aittir. GİK’in aldığı ve benim de şiddetle benimsediğim kararla, yerel seçimler kendi başımıza gireceğiz ve kazanacağız. Bilirsiniz Sayın Erdoğan, Büyükelçilere Monşerler derdi ve ne kadar tanıdığı işsiz kaldıysa Büyükelçi yaptı ve biz karşı çıktık. Meşhur 28 Şubat davasında ben tanıktım. Orada sabahtan başlayarak 7 saat ayakta ifade verdim, şikayetçi olmadım. Çok kişi şikayetçi oldu ama Hasan Ekinci ve ben şikayetçi olmadım. Ergenekon meselesinin başından beri buna karşı çıktık. İnsanları intihara sürükleyecek bir sistem 28 Şubat döneminde bile olmadı. Bireylerle papaz olsak dahi kurumların zarar görmemesi için aşırı şekilde dikkat etmiş ve her seferinde küfür yemiş bir vatandaş oturuyor karşınızda. Sayın Namık Dağ, büyükelçidir, milletvekili oldu. Bir mülakat verdi ve o mülakatta benim kalkmamı derin devletin sağladığını söylüyor. Bilgisi yok ama duyumu var. Ona yakışmaz, bana daha ağır bir hakaret edebilirdi en azından mahkemeye verirdim. Bu devleti yurtdışında, Amerika’da Avrupa’da temsil eden, gerektiğinde MİT’in, gerektiğinde askeriyenin yaptığı işleri kamufle eden ve nu görevleri yere getirmiş bir insan alt tarafı siyaset için, ‘Derin devlet, müesses nizam yaptırdı’ demesi çok ayıptır. Onun yerine ben utandım.”
“ARKAMIZDA DURAN DAĞ GİBİ MİLLETİMİZ VAR”
Akşener’in ardından İYİ Parti İzmir Milletvekili İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ümit Özlale konuşma gerçekleştirdi. Açıklamasına 20 Eylül’ün kendisi için ne kadar özel bir gün olduğundan bahsederek başlayan Özlale, “Genel başkanımızın konuşmasını dinlerken şunu hatırladım, ‘Biz her türlü tuzak ve engellemeye rağmen buradayız’. Arkamızda dağ gibi duran milletimiz var. İYİ Parti’yi ‘Osmanlı da benim Cumhuriyet de’ diyenler kurdu. Mahallesizler kurdu, iki yumruk arasına sıkıştırılan milletimiz kurdu.” Dedi. Özalale, açıklamasına, “Bu partinin şerefli bir üyesi olarak sizlerin karşısında, 20 Eylül 2023’te sokaklarında büyüdüğüm, denizine bakıp hayaller kurdum. İzmir’imin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak karşınızdayım. Bu şerefli görev için çok mutlu ve müteşekkirim.” diye devam etti.
“İLK KURŞUN NASIL ATILDIYSA ÖYLE YOLA ÇIKIYORUM”
Özlale, konuşmasını tamamlerken şu ifadeleri kullandı:
“Düzensiz trafiği, düzensiz sığınmacıları, düzen sağlık ve eğitimi düzeltmeye adayım. Bir kalkınma ekonomisi olarak İzmir’i kalkındırmaya adayım. Sadece sahil kenarını değil, kenara itilmiş olan tüm cadde, sokak ve semtlerin imarını yapan bir belediyeciliğe adayım. Tekinsizleşen, ayrışan ve eşitsizleşen bir şehrin belediyesini değil, aralarında tek ayrışmanın Göztepe, Karşıyaka, Altay, İzmirspor, Bucaspor olmasına adayım. İzmir’i emekli olup yerleşme hayali kurulan bir şehir değil, emeğin, bilimin bir şehri kılmak istiyorum. Yavaş bir şehir değil, gençliğin, dinamizmin şehri yapmak istiyorum. Bir metropol yapmak istiyorum. İzmir’in artık bir kale olmasını istemiyor ve reddediyorum. İzmir’in 2 yumruk arasında kalmasını istemiyorum, kurtarılmış bölge edebiyatının değil, hürriyetin ve zenginliğin şehri olsun istiyorum. İş, din, dilde bir liman olsun istiyorum. Batıya açılan pencere değil Batı’nın kendisi olsun istiyorum. İzmir’i ilklerin şehri yapmak istiyorum. İlk Türk donanması nasıl yapıldıysa aynen öyle yapmak, Anadolu’ya ilk demiryolu nasıl örüldüyse öyle örmek, ilk kurşun nasıl atıldıysa ben, Ümit Özlale olarak öyle yola çıkıyorum.”