Antik Mısır'da Firavun II. Ramses döneminde (yaklaşık MÖ 1250) kırmızı granitten oyularak yapılan anıt, 19. yüzyılda Mısır’dan Fransa’ya taşınmış ve 1836’da bugünkü yerine konulmuştu. Ancak bu devasa eser, modern teknoloji ve özel uzmanlık sayesinde ilk kez bu kadar derinlemesine araştırıldı.
Pandemi sürecinde, 1836’dan beri ilk defa dikilitaşın zirvesine erişim izni alan Olette-Pelletier, birkaç gün süren çalışmaların ardından “kripto-hiyeroglif” olarak adlandırılan, yalnızca seçkin yazıcılar ve rahiplerin okuyabileceği gizli yazılar belirlendi.
Bu yazılardan biri: “Tanrı Amon’un Ka gücünü yatıştır”. Antik Mısır inancına göre tanrıların zaman zaman yıkıcı olabilen yaşamsal enerjisini dengelemek amacıyla yapılan adakları anlatan bir ibare.
DİKİLİ TAŞLARIN BATI VE DOĞU CEPHESİ
Yapılan araştırmalar, dikilitaşın batı cephesinin Nil Nehri’nden gelen soyluların görebileceği şekilde tasarlanmış olduğunu gösteriyor. Bu yüzde yer alan betimlemeler, Firavun II. Ramses’in tanrılara adak sunuşunu ve onun “mutlak egemenliğini” sembolize ediyor.
Doğu cephesinde ise Ramses’in başlığında bulunan boğa boynuzları, tanrıların yaşamsal gücünü simgeleyen “ka” kelimesini hiyeroglif olarak oluşturuyor. Bu detay, şimdiye dek bulunamamış önemli bir sembolik dili barındırıyor.
SIRADAKİ HEDEF: MISIR'DAKİ İKİZ DİKİLİTAŞ
Paris'te bulunan dikilitaş ise Luksor Tapınağı önünde halen ayakta duran ikizi.
Olette-Pelletier'in bu ikinci dikilitaşı da inceleyip incelemediği henüz bilinmiyor ancak uzmanlara göre orada da benzer gizli mesajlar olabilir.